Fesihte Hak Düşürücü Sürelere Yargıtay Bakışı yazı, fesihte geçerli olabilecek hak düşürücü sürelere dair Yargıtay Uygulamalarına yer verir.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılması süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan İş Kanunu 26.Maddesinde işverenin öğrendiği tarih ve olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür.
Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğrenilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak kabul edilmiştir.
Aynı düzenleme 1475 sayılı İş Kanununun 18. Maddesinde de yer almışken, 4857 sayılı İş Kanununda bir yıllık hak düşürücü sürenin işlenemeyeceği bir hal öngörülmüştür. O da, işçinin olayda maddi çıkar sağlamış olması halidir. Haklı feshe neden olan olayda işçinin maddi bir menfaati olmuşsa, olayın üzerinden ne kadar süre süre geçerse geçsin, altı iş gününe riayet etmek koşuluyla işverenin haklı fesih imkanı vardır. Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü sayılmaz ve takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer. İşyerinde Cumartesi, Pazar günleri ve genel tatillerde çalışılması durumunda bu günlerde iş gününden sayılır. Ancak belirtilen günlerde işyeri açık olmakla birlikte sadece güvenlik hizmeti veya arızi nitelikte bazı işler yapılıyorsa bu gün iş gününden sayılmamalıdır.
Yargıtay, ehliyetsiz araç kullanma fiili temadi ettiğinden bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini kabul etmiştir. 4857 Sayılı İş Kanununun 26. Maddesinde öngörülen altı iş günlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içerisinde kullanılması şarttır. Sürelerin birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkanını ortadan kaldırır.
Hak düşürücü süre haklı fesihler için söz konusudur. Geçerli nedenle yapılacak fesihler için 26. Maddedeki süreler uygulanmaz. Ancak işverenin geçerli nedenle feshi de makul süre içerisinde gerçekleştirmesi gerekir. Burada önemli olan geçerli nedenin ortadan kalkmamış olmasıdır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararında, işle ilgisi olmayan ve işyeri dışında işlediği bir suçtan dolayı tutuklu kaldığı sürenin ihbar önelini aşması halinde iş sözleşmesinin davalı işverence haklı veya zorlayıcı nedenlerle feshedilme imkanı olsa da, haklı fesih için öngörülen 6 günlük yasal sürede fesih hakkının kullanılması gerektiğinden söz edilmiştir.
İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılması süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan İş Kanunu 26.Maddesinde işverenin öğrendiği tarih ve olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür.
Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğrenilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak kabul edilmiştir.
Aynı düzenleme 1475 sayılı İş Kanununun 18. Maddesinde de yer almışken, 4857 sayılı İş Kanununda bir yıllık hak düşürücü sürenin işlenemeyeceği bir hal öngörülmüştür. O da, işçinin olayda maddi çıkar sağlamış olması halidir. Haklı feshe neden olan olayda işçinin maddi bir menfaati olmuşsa, olayın üzerinden ne kadar süre süre geçerse geçsin, altı iş gününe riayet etmek koşuluyla işverenin haklı fesih imkanı vardır. Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü sayılmaz ve takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer. İşyerinde Cumartesi, Pazar günleri ve genel tatillerde çalışılması durumunda bu günlerde iş gününden sayılır. Ancak belirtilen günlerde işyeri açık olmakla birlikte sadece güvenlik hizmeti veya arızi nitelikte bazı işler yapılıyorsa bu gün iş gününden sayılmamalıdır.
Fesihte Hak Düşürücü Sürelere Yargıtay Bakışı
Bir yıllık süre her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar. Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez. Örneğin; ücreti ödenmeyen işçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebilir. Bu örnekte işçi açısından haklı fesih nedeni her an devam etmektedir.Yargıtay, ehliyetsiz araç kullanma fiili temadi ettiğinden bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini kabul etmiştir. 4857 Sayılı İş Kanununun 26. Maddesinde öngörülen altı iş günlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içerisinde kullanılması şarttır. Sürelerin birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkanını ortadan kaldırır.
Hak düşürücü süre haklı fesihler için söz konusudur. Geçerli nedenle yapılacak fesihler için 26. Maddedeki süreler uygulanmaz. Ancak işverenin geçerli nedenle feshi de makul süre içerisinde gerçekleştirmesi gerekir. Burada önemli olan geçerli nedenin ortadan kalkmamış olmasıdır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararında, işle ilgisi olmayan ve işyeri dışında işlediği bir suçtan dolayı tutuklu kaldığı sürenin ihbar önelini aşması halinde iş sözleşmesinin davalı işverence haklı veya zorlayıcı nedenlerle feshedilme imkanı olsa da, haklı fesih için öngörülen 6 günlük yasal sürede fesih hakkının kullanılması gerektiğinden söz edilmiştir.