Kanuni Sultan Süleyman’ın, Fransızlara verdiği “kapitülasyon” adıyla anılan imtiyazlar, sürekli tartışılan bir konu olmuştur. Hâlbuki o dönem Alman-İspanya imparatoru Şarlken (V. Karl), Avrupa’ya hâkim olmak istiyordu. Bu maksadı, Fransa’yı mağlûb etmesi ile gerçekleşmek üzereydi. Bunu engellemek isteyen Kanuni, V. Karl ile İran Şâhının Osmanlı aleyhinde birlik kurmak istediklerini de tesbit edince, V. Karl'ın rakibi Fransa'yı destekledi ve Fransa ile kapitülasyon olarak bilinen ticari bir muâhede imzalandı.
1569'da yürürlüğe giren imtiyazlarla Fransızlar’ın gümrük vergisi yüzde beşe indirildi. Her iki devlete ait gemilerle serbestçe dolaşması; Fransızların Osmanlı ülkesindeki dâvâlarına Fransız konsoloslarının Fransa kanununa göre bakması; borcunu ödemeden kaçarsa Fransa hükümeti aleyhine dâvâ açılması kabul olundu.
Bunun yanında Kanuni, takip ettiği siyasetle hristiyanlık içinde yeni bir mezhep kuran Martin Luther ve taraftarlarını destekledi. Martin Luther’in kurduğu protestanlık mezhebi, daha ziyâde Almanya’da îtibar bularak yayıldı, böylece Almanya'nın İspanya ve diğer katolik devletleri ile arası açıldı. Kapitülasyonlarla da Fransa’yı kendi güdümüne alan Osmanlı, böylece kendisine karşı mukâvemet edecek haçlı gücünü parçalamayı başarmış oldu.
Öyle ki Martin Luther o dönem "dünyaya hak ve adâlet getiren Türkler’e karşı mukâvemet küfürdür." diyordu. Kapitülasyonların bir diğer faydası da, Amerika’nın keşfi, Uzak Doğu'ya Ümit Burnu’ndan dolaşılarak ulaşılması gibi sebeplerle değişen dünya ticâret yollarını, tekrar Osmanlı ülkesine döndürmekti.
Ek olarak söylenmelidir ki bu imtiyazlar Osmanlı Devleti'ne has değildir. İtalyan şehirleri, bilhassa Cenova 1275'ten beri Bizans ile yaptığı ticarî anlaşmalar gereği birtakım adlî ve hukukî imtiyazları hâizdi. Kapitülasyon kelimesi ilk olarak bu vesileyle kullanıldı. Bu imtiyazlara, madde hâlinde yazılı olduğundan kapitülasyon denildi. Kelime Lâtince kapitula (madde) kelimesinden gelir. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethedince, bu imtiyazları yeniledi. 1479'da Venedik'e Kırım ve Trabzon'da ticaret imtiyazı tanıdı.
Daha 1365 senesinde Sultan I. Murad, Dalmaçya kıyılarındaki Dubrovnik'e imtiyazlar vermişti. 1397'de Osmanlı ülkesine gelen Bizanslılara bazı imtiyazlar tanındı. Bunun karşılığında İstanbul'da bir Türk mahallesi kurma ve buraya kâdı ve müftü tayin etme hakkı alındı.
Mısır'da da Memlûkler 1252 senesinde Fransa'ya bazı adlî ve hukukî imtiyazlar tanımıştı. Yavuz Sultan Selim, Kahire'yi fethedince, kendisini karşılayan Akdenizli tüccarların temsilcisi olan Katalan konsolosun arz ettiği imtiyaz beratını tasdik etti.