Tarihi Yazılar

Ayasofya Camii
Ayasofya Camii isimli bu yazıyı, müze olarak ziyaret edilen İstanbul'un simgesi Ayasofya'nın camiye çevrilmesi nedeniyle eklemek istedim. Ayasofya, dünyanın günümüze ulaşan en eski ve görkemli yapılarından biridir. 1453 yılında Orta Çağın kapanmasına ve Yeni Çağın başlamasına vesile olan Fatih Sultan Mehmed han'ın, İstanbul'u fethetmesi neticesinde "fethin sembolü" olarak camiye çevrilmiştir. O tarihten itibaren 1934 yılına kadar camii olarak ibadete açık olan Ayasofya, 1934 yılında alınan bir kararla müze haline getirilmiştir. Kararın doğruluğu, yanlışlığı, eksikliği ve fazlalığı benim tarihe bakış açım olan "günün şartları" fikri nedeniyle yoruma kapalıdır. Bugün gelinen noktada, 1934 yılında alınan karar iptal edilmiş ve Ayasofya...
Osmanlı Sadrazamları Excel Listesi bir ihtiyacına bağlı olarak hazırladığım Excel dosyasının bir başkasına da faydalı olması adına ekliyorum. Cihana damgasını vurmuş olan Osmanlı İmparatorluğunun tarihinde görev almış olan Sadrazamlara ait Excel listesini aşağıdaki linkten indirebilirsiniz. Olası bir ihtiyacı olanların faydalanması temennisiyle. Kuruluş dönemi Osmanlı sadrazamları listesi Alâüddin Paşa Nizamüddin Ahmed Paşa Hacı Paşa Sinanüddin Fakih Yusuf Paşa Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa Çandarlı Ali Paşa Osmancıklı İmamzâde Halil Paşa Bayezid Paşa Çandarlı (1.) İbrahim Paşa Koca Mehmed Nizamüddin Paşa Çandarlı Halil Paşa Yükseliş dönemi Osmanlı sadrazamları listesi Zağanos Paşa Veli Mahmud Paşa Rum Mehmed Paşa İshak Paşa Veli...
Bu yazıda İstanbul’un nazlısı, Üsküdar’ın incisi, Salacak’ın manzarası tanımlara sığmaz güzellikteki Kız Kulesi Tarihçesi yer almaktadır. M.Ö. Kızkulesi İstanbullu bir Rum olan araştırmacı Evripidis’in anlattığına göre Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçası zamanla sahilden kopmuş ve Kızkulesi’nin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuştur. Kızkulesi’nin üzerinde yer aldığı kayalıktan ilk kez M.Ö. 410’da söz edilir. Bu tarihte Atinalı komutan Alkibiades, Boğaz’a girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine bir kule inşa ettirir. Sarayburnu’nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincir gerilir ve kule böylece Boğaz’ın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu halini alır. Bundan...
Ankara Savaşı - İki Türk hakanına dünya dar geliyor ve cihan hâkimiyeti için birbirleriyle Ankara Çubuk ovasında savaşıyorlar. Ankara Savaşı Yıldırım Bayezid’in Anadolu’da ele geçirdiği Türk devletlerinin beyleri kaçıp Timur’a sığınmışlardı. Timur’un işgal ettiği Türk ülkelerinin beyleri ise Bayezid’e sığınmış, ondan yardım istiyorlardı. Küçük Türk devletlerinin bu beyleri, dünyanın en güçlü iki Türk devletini, kudretli iki Türk hakanını birbirine düşürmek için ellerinden geleni yaptılar. Yıldırım Bayezid, Niğbolu savaşında büyük Haçlı ordusunu mağlup etmiş, Avrupa krallarına baş eğdirmiş, bin yıldan fazla bir zamandan beri hüküm süren Bizans imparatorlarını vergiye bağlamış, onları birer kukla, bir gölge imparator haline getirmişti...
Amin Alayı Osmanlı'da 4-7 yaş arasındaki çocuklara “elif-ba” ve ahlak bilgileri verilen mektebe başlatılırken yapılan merasime verilen addır. Amin Alayı Çocuğu ilk kez mektebe başlayacak olan ailenin mensupları Kapalıçarşı’ya giderek, okula başlayacak çocuğa gerekli eşyaları alırlardı. Bundan başka aile yadigarı rahle cilaya verilirdi. Amin alayı yapılacağı gün, sabah namazından sonra çocuğa yeni elbiseleri giydirilir, hazırlık tamamlanınca ailece Eyüb Sultan’a gidilir ve burada dua edilirdi. Eve dönüldükten kısa bir süre sonra, okul çocukları ile ilahiciler gelirdi. Her okulun ayrı bir ilahicisi vardı. Semtte, amin alayı bir seyir vesilesiydi. O gün sokaklarda bir bayram havası ve görülmedik bir kalabalık olurdu. Mektebe gidecek...
Korkutmayan Düşman
Sultan Alpaslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği subaylardan biri huzuruna gelip telaşla: "300 bin kişilik düşman ordusu bize çok yaklaştı," demiş. Alparslan hiç önemsimeyerek şöyle karşılık vermiş: "Biz de onlara yaklaştık."
Malazgirt Savaşı ve Selçuklu Okçuluğu
İslâm kaynakları, Sultan Alparslan’ın muharebe öncesinde askerlere yaptığı konuşmanın sonunda ok ve yayını elinden bırakıp topuzunu aldığını söyler. Yine bütün kaynaklar savaşın Türklerin göz açtırmayan ok yağmuruyla başladığını bildirmektedir. Topuz burada nihâi sona kadar savaşmanın, düşman yok edilene kadar çarpışmanın bir sembolü olmalıdır. Nitekim perdeyi, Türklerin kadim silahı yay açar. Türkler kuvvetlerinin bir bölümüyle savaş alanındadır. Ardçı kuvvetler ise geride, tepelerin arkasına gizlenmişlerdir. Bizans suvarisi öyle bir ok yağmuruna tutulur ki, kimse başını kaldıramaz. Piyade, suvariyi bu baskı altından kurtarmak için harekete geçer, bir direnç göstermeyen Türk atlıları geri çekilmeye başlar. Eski bozkır savaş hilesi...
Türklerde Halının Tarihi Serüveni
İnsanlık tarihinin başlangıcından beri ihtiyaç hissedilen halının ilk defa Türkler tarafından dokunmuş olduğu somut delillerle ispatlanmıştır. Türkmen toplulukları, kendi obalarında ve gittikleri yerlerde yaşadıkları alanı kirden korumak ve ısınmak için yünleri eğirerek, bitkilerinin kökleriyle boyayarak halı ve kilim dokumuşlardır. Dokudukları halı ve kilimleri oturdukları yere sermişler, duvarlarına asmışlardır. Tarihin bilinen en eski halısı, Altay dağları (Orta Asya'da konumu Kazakistan sınır bölgesi, Rusya, Moğolistan ve Çin'e kadar varan sıra dağlar.) Pazırık mevkiinde Arkeolog Rudenko tarafından 1948 yılında çıkarılan "Pazırık Halısı"dır. Pazırık halısı kronolojik olarak hala tartışmalı da olsa; halının yanında ölü bir at ve at...
Romen Diyojen ve Alpaslan
Bizans İmparatoru Diyojen Türkleri Anadolu'dan atmak için ordusuyla Malazgirt Ovasına doğru yürüyordu. Parayla asker toplamış, Hristiyanlığın en büyük lideri sayılan Papa'dan yardım görmüştü. Kibirliydi de... Ordusu yürürken uzun uzun baktıktan sonra gülüp etrafındakilere: "Dünyada benim ordum kadar kuvvetli bir ordu olabilir mi?" diye soruyordu. Etrafindakiler de gülüşüp: "Asla İmparator hazretleri! Siz ve ordunuz Alpaslan'ı dize getireceksiniz." "Öyle olacak. Alpaslan'ı atımın kuyruğuna bağlayıp sürükleyeceğim veya bir demir kafes içinde diyar diyar gezdireceğim!" 1071 yılı Ağustos ayının 25. (Cuma) günü iki ordu Malazgirt Ovasında karşılaştı. Alpaslan'ın ordusu, düşman ordusunun dörtte biri kadardı. Fakat perva etmiyorlar...
Geri
Üst Alt